7 Aralık 2011 Çarşamba

Bu sefer

hesabı önceden kesilmiş bir masada oturmak gibi geçiyor mevsimler, kime sorsan kuşların meskeni belli, sanki bütün şehir birlik olmuş kundaklamaya çalışıyor kendi peronlarını.

sen bana hiç bakma, intihar edenlerin anısını yaşatmak için parkları yağmalamaya ben başlamadım, suça teşvik ettiğim söylentilerine ise bu kış cevap vermeyeceğim.

sonra yine sokaklar...yine kediler...

"kalemlerini toprağa göm" dedikten kaç yıl sonra sokak çocukları kemiklerini kırdı inan bilmiyorum, sadece uçları sararmış fotoğraflar, tahta bavullar ve hastaneler hakkında bilgim var.

ki bilirsin, ben güzel susarım, öyle umulmadık yerlerde susarım ki, hikayemiz sonsuzluğa mühürlenir.

Şimdi;

kuralları tekrar gözden geçirelim; ben, zamanında iş yapmış her namlunun sıcaklığı ile bileklerimi keseceğim, sen sokak köpekleriyle girdiğin kavgada kendi kanında boğulacaksın...itinayla...

hatta bütün bunlar öyle bir şölenle yapılacak ki, uzak ülkelerden bana hediye olarak getirdiğin her bir ceset hayran olacak kendi yarattığımız tufana...
nuh saygıyla selamlayacak bizi.

gel zaman git zaman çizgilerimize toz yağacak, katedilerek katledilmiş bütün inkarlarımızı dünyanın en ıssız köşesinden denize bırakacağız, geriye saçlarımız külleri kalacak.

anlaşalım,
sen mektuplarını kanınla mühürle, ben her mektubun için, bir ağaç yakayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder