27 Kasım 2010 Cumartesi

Şehirde

unutma!!!

bir cinayeti
etini parçalayan kemiklerinle
işliyorsan;
sonraki öykülerin
en gece yerlerinden
kanar

25 Kasım 2010 Perşembe

böyle hikayelerde;
kahramanların geçmişleri
kemiklerindeki kusurlardan okunur

24 Kasım 2010 Çarşamba

Sonra

iki tarafı da
keskin olan yollar gibi
geçecek bu kış...
sonsuza yakınsayan her tercih,
bir masayı arkasında bıraktırır insana;
belki unutmuşsundur.
ve unutma
her yalan biraz daha öldürür insanı,
kendi sokağımızı şaşırırız.
kış,
daha da bastıracak,
hazırlıklı olmak lazım
yüzlerin kristalleşmesine...
ve
şimdi
kırılıp dökülen,
yakılıp yıkılan
ne varsa
sesinle alacaklı
ve
sen
sonsuza kadar
borçlu kalacaksın bana
gidemediğin tüm yollar için
ben
bütün senetlerini alkolle yakacağım
kış,
silecek sokağımdaki bütün ayak izlerini


sonra
kuşlar
geri dönecek...

19 Kasım 2010 Cuma

Az Kaldı

Olmayacak dualara
amin
diyen bir kavmin çocuklarıyız
bundandır
veremediğimiz sözleri
tutamamız,
bundandır
eksik notalarımız,
telaşımızdaki kalabalıklarımız...
fakat
hayata rağmen
gün gelecek...
karşılaşacağız
o peronda
olanca
ışıkla

17 Kasım 2010 Çarşamba

şakaklarına yakın
bir yerlerde
parmak izlerim...

şakaklarına yakın
bir yerlerde
tetiği çekebilirim...

14 Kasım 2010 Pazar

anlamak için
çabalamayı bırakıp,
kabullendiğimizde
olacak her şey...
bak
nasıl güzel olacak...

11 Kasım 2010 Perşembe

10 Kasım 2010 Çarşamba

görünce başını çevir ey yabancı
profilden daha güzelsin...

p.s.
konumuzla alakası yok
benim yine Türk Filmi krizim geldi
not alınız

http://fizy.com/#s/1ai7tb

9 Kasım 2010 Salı

Masalarda Adın

az kaldı...
yakında kar;
bütün satırları kapatacak,
göreceksin.
ve mabetler yıkıldığında
ilk önce
defterler yakılacak...

anlamıyorsun!!!
elimizde
mutlu sonlarımız
var, tamam
ama
ben,
hikayenin bitmesine
üzülüyorum
çünkü mutlu...

7 Kasım 2010 Pazar

mesela
geceleri uykum geldiğinde,
burnumun üşüdüğünü
asla
bilemeyeceksin

5 Kasım 2010 Cuma

4 Kasım 2010 Perşembe

akisleri
suya düşen
yüzler gibi;
dağılıp,
bulanıklaşıyor
sesin...

1 Kasım 2010 Pazartesi

Yarım kalan

ve
ne zaman
bir gemi geçerse
uzaklardan...
olanca ışığıyla...

hikayelerini unutanların
bütün günahları
parmak izlerine kazınır

ve
ne zaman
uykusunda
yalan söylerse
bir fahişe

şehir
tekinsiz olanları
lanetler

sen,
en iyisi
bahsettiğin
o yola
gece çıkma

Sakarlık değil de tesadüfler silsilesi diyelim

Konumuzla alakası yok ama aklıma geldi söyleyeyim dedim;

sanırım sakarlık tarihimin en kapsamlı işi,
bu yaz St. Antuan'da mum dikmeye çalışırken,yanlışlıkla benim mumu tam yerleştirememden kelli sırayla bütün mumları devirmem...akabinde bir kısmının yanar halde yerlere düşmesi...yanımdaki turist teyzenin üstüne bi kaç tanesinin devrilmesi...bu sırada heyecanlanan amcanın yanındaki teyzeye çarpması,teyzenin elindekilerinin -gazete ve dergiler- havaya saçılması ve sair kelebek etkileri... aslında benim bütün kiliseyi yakayazmış olmamdır.

bütün heykellerden özür dileyerek nasıl kaçtığımı ben biliyorum,kaçarken de dua sıralarına çarpmıştım zira.

töbe estafurullah en büyük katolik kilisesini kundaklıyordum ya,kaçarken bir de aklımda böyle haber manşetlerinde kendimi görür gibi oldum,
-18. yy'da inşa edilen kilisenin bir Türk eylemci tarafından kundaklanmasıyla çin borsasında düşüş yaşandı... eylemci koşmaya çalışırken merdivenlerde takılıp düştüğü içün rahatça yakalandı... eylemcinin amacının ne olduğu anlaşılamadı...

töbe estafurullah
allahtan camilerde ateş mateş yok
şükür yareppim dinimiz amin
evat

p.s.
fioana apple'dan across the uviverse dinleyin efendim,yapın bunu
öptüm gıdınızdan