21 Ekim 2010 Perşembe

Yogaydı,Reyikiydi Yalan Haydiiin Halay Çekelim

Şimdi efenim dün ben bir sıkıldım bana bir hal geldi,ders çalışsam çalışamıyorum,koşsam koşamıyorum zaten gecenin körü dışarı çıkıp gez desen gezilmez.

ruh halim ders çalışamamaktan ötürü böyle "ben dünyanın en gozal garısıyam" kalıbından "bana suğğ verdiğğğ"e ışık haliyle geçiş yaparken,baktım "rabbim senin içün çok sıkıldı sora patladı biz de ailecek buna big bang demişiz,bu konudaki fikirlerin neler???" girizgahıyla başlayıp "rabbim kırmızı oje hakkında ne düşünüosnnn???" diye gelişen bir diyalog içine girmişim,dedim kızım ağzın burnun çarpılmadan bi sus sen en iyisi.

e sustum tamam da canım sıkılmaya devam ediyor,bu sefer önümdeki 6(yazıyla:altı) kiloluk hukuk kitabına şöle alıcı gözüyle bakıp "şimdi ben bundan konfeti yapsam,ne kadar çıkar lan acaba???" diye düşünmeye başladığımda dedim "dur" bu iş böle olmayacak!!!

hemen holivüd filmlerinden öğrendiğimiz "kırmızı alarm" durumunu çaktım bir arkadaşıma.ve fekat bizler holivüd film yıldızlarından olmadığımızdan arabalarımıza atlayıp niv yorkta yeni açılan bir sitriptiz kulübüne gidip portakal suyu içerken hayatımızın ne kadar sıkıcı olduğundan bahsetmek yerine,arkadaşımın kırmızı alarm durum planı mezdeke-fatih ürek-harem-hatta arada kibariye olmak üzere bildiğin oyun havalarını bana dinletmek oldu.

şimdi sen böyle gülüyorsun ediyorsun ama yeminle işe yaradı,o arada ne hayaller kurduk ki biz haberin yok,misal soundtrack kibariye iken benim çiçek satmama onun ise fal bakmasına karar verdik anam babam. sonra harem'de o beline çıngırdaklı kemer taktı neyim,ben o konuda başarısız olduğum içün göbek atıyım derken sandalyemden düştüm ama olsun sanat içün soyarım bile.

vay efendim biz böyle gayet seviyeli ilerlerken,ben işi zirveye tırmandırıp yüce halk ozanımız mükemmel insan ankaralı namık'ın nadide eseri "arabada beş evde onbeş"i ileri sürdüm. eee bu hamleyi yapınca iş çığrından çıktı tabi,adeta yüzüğün gücüne karşı gelemeyen frodo gibi,kaşık sesleri tarafından ele geçirildi ruhlarımız.

bunun yan etkisi olarak; bir gün böyle bildiğin giyinip süslenip,saçlarımıza nice "düğüne giden mualla teyze"ye saygı olarak bol sim eşliğinde bülbül yuvası topuzu yaptırıp demetevlerde bir düğün salonuna kaçak olarak girip,limonatamızı falan içip,oynamak içün sözleştik.

evat bunu yaptık zira gördük ki yoga falan hikaye yaşasın ankara oyuun havalarının stres atmadaki mükemmel başarısı!!!

yani yine demeye çalıştığım,ders çalışmaya çalıyorum ve inanılmaz sıkılıyorum!!!beni sevin arada ilgi gösterin,şu süreç içerisinde çocukların ulaşamayacağı yerlerde ve oda sıcaklığında saklayın.

p.s.
düşününce aslında tek derdim;
işi abartıp,kendimizi de kaybedip,halay başı olmaya çalışırken böyle beyaz mendil elimde bir düğün yengesi tarafından deşifre edilip kapı dışarı edilmek...

amaaaan oturanların kaynanası ölsün,oynayanlar altın bulsun annemmm!!!

2 yorum:

  1. sana iki parça. esasen ilkini Brel'den dinlerdik gençliğimizde şarap içerken. İkincisine gelince: işte o geç-gençlik hezeyanlarımda bana gece yoldaşlığı ederdi... "Evat"
    http://fizy.com/#s/1lrmnx
    http://fizy.com/#s/16rmd3

    YanıtlaSil
  2. bir türlü denk gelemiyoruz sizinle efendim siz geceleri daha çok tercih edenlerdensiniz,şarkılarınızla güne başlamak ise çok daha güzelmiş.
    teşekkür ederim
    çok teşekkür ederim

    YanıtlaSil